Anarşizm Neşesi!

Türkçe’deki Anarşizm Kitaplığı Genişlerken

Türkçe’de çıkan anarşizmle ilişkili kimi kitapların yaydığı neşe üzerine!

Anarşizm Neşesi!
Türkçe’deki anarşizm kitaplığına her geçen gün yeni bir eser katılıyor. Bir yandan klasiklere sürekli bir ilgi var. Mihail Bakunin’in Devlet ve Anarşi’sinin 2000’de Öteki yayınları tarafından yayınlanan çevirisinin (çev. Murat Uyurkulak, daha önceki çevirisi Alev Türker’e aitti, 1991) yeni baskı yapması (Agora, 2006) buna işaret ediyor. Agora ayrıca bir süredir ihmal edilen Emma Goldman’a da iki koldan yer verdi. Feminizm kitaplığı dizisinden Goldman’ın kendi yazılarını kitaplaştırırken (Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir, çev. Necmi Bayram, 2006) bir de ‘Kızıl Emma’ üzerine oyun yayınladı(Toprak Ana – Emma, Martin Duberman, çev. Osman Akınhay, 2006).
Bu arada klasik bir tartışmaya da gözler çevrildi: Kronstadt Ayaklanması! Marksizm – anarşizm tartışmalarının temel konularından biri Paul Avrich’in “Kronstadt 1921”i (Versus Kitap, 2006) ile tekrar gündeme geldi.
Bir zamanlar, “içinizdeki şeytanı uyandırın” sloganını kitaplarının kapağına taşıyan Kavram yayınlarının bir dizisi vardı: “Silinmiş Tartışmalar Dizisi”. Bu diziden çok önemli kitaplar yayınlamışlardı. “Kronstadt 1921” biraz o diziyi hatırlatan bir kitap. Bolşevik iktidarına karşı Kronstadt bahriyelilerin gerçekleştirdiği ve kanla bastırılan ayaklanma, ‘silinmiş’ ama aslında mutlak yeniden ve yeniden okunması gereken tartışmalara bizi gönderiyor. Ayaklanmaların tini, isyanların niteliği, toplumsal dönüşümler, otorite ve iktidar sorunu, şiddetin rolü, gerçekçilik ve naiflik kıstasları gibi pek çok tema hayatiyetini korumaya devam ediyor.
Kronstadt’ın Türkiye için başka bir önemi de Türkiye’de fiilen kendini anarşist olarak tanımlayan anarşistlerin siyasi bir grup olarak ortaya çıkışlarının Kronstadt imgesiyle çakıştırılmış olması. 1985’de Ida Mett’in Kronstadt 1921’i yayınlandığında (çev. Ümit Altuğ, Sokak) bu bazı ‘sivil bahriyelilerin’ kopuş manifestosu gibi de algılanmıştı. Önsözüyle, stiliyle, verdiği mesaj buydu. Nitekim 1985’den sonra anarşizm odaklı yayınlar giderek arttı ve anarşizm öyle ya da böyle kapanan kapıya ayağını koydu. Mett’in kitabının ikinci baskısı 1998’de Kaos tarafından yapılmıştı(çev. Ümit Altuğ - R. Macit, Kaos) . Lenin-Troçki’nin Kronstadt’ı ise bilebildiğim kadarıyla ‘cevabi bir nota’ olarak 1992’de yayınlanmıştı (Ataol).
Mett’in Kronstadt’ından 21 yıl sonra 2006’da Türkçe yayınlanan Avrich’in Kronstadt’ı meselenin artık bir manifesto, bir çığlık, bir rest çekme ve isyan ihtiyacına göre ele alınmadığını, tüm bunları yeniden değerlendirme ve bu konudaki değerlerin yeniden değerlendirilmesine katkıda bulunma amacıyla Kronstadt’a geri dönüldüğünü düşündürüyor. Kavram yayınlarının zamanında bıyık altından söylediği gibi politik çerçevenin şeytanı tartışmaların silinmesine izin vermez aslında, ancak tartışanlar silinebilir...
İki de bağlantılı çağdaş kitap geldi Türkçe’ye: Saul Newman’ın Bakunin’den Lacan’a, Anti-otoriteryanizm ve İktidarın Altüst Oluşu adlı kitabı (çev. Kürşad Kızıltuğ, Ayrıntı, 2006) ve Simon Tormey’in “Yeni Başlayanlar için Anti-Kapitalizm”i (çev. Ümit Aydoğmuş, Everest, 2006). Hem Newman hem de Tormey, Siyahî okurlarının defalarca yazılarıyla karşılaştığı isimler.
Simon Tormey’in “Yeni Başlayanlar için Anti-Kapitalizm”i, Avrich’in Kronstadt’ından gelen isyan tartışmalarını yirminci yüzyılın gelişmelerini de katedip Seattle sonrasının küresel direniş hareketlerine ve bugün siyasi eylemlerin imkanlarına ve neliğine dair bir tartışmaya bağlıyor. Tormey’in geçtiğimiz yıl Siyahî dergisinde yayınladığımız makaleleri epey ilgi görmüştü, Birikim’in Devrim özel sayısında da (Mayıs-Haziran 2006), Saul Newman ile birlikte, yer aldı ve hatta bir süre önce Birgün Pazar eki’ne de mülakat vermişti (gene, aynı Saul Newman gibi). Elimizdeki “yeni başlayanlar için” kılavuz lafın gelişi değil gerçekten yeni başlayanlar için hazırlanmış bir diziye ait. Dizinin doğası gereği toparlayıcı olma kaygısı bazı konuları genel ele almaya zorlamış Tormey’i, detaylarda kuşkusuz sorunlu gözükecek kestirme yollara sapılıyor böyle durumlarda, yargılar bazen hesaplaşamadan uzaklaşıyor. Ama yine de ‘anti-kapitalist’ hareketin ağsal yapısına dair kritik niteliklerin belirginleştirilmesine yaptığı katkıyla öne çıkan bir kitap. Şaka maka Türkçe’de anti-kapitalist hareketi yansıtan bir kitaplık oluştu denebilir. Aslında, belki de Türkiye’de daha fazla öne çıkmasına ihtiyaç duyulan nokta bu ‘yeni başlayanlar’ için hazırlanmış kitapların gerçekten yeni başlayanlara ulaşabilmesi veya birilerinin ‘yeni başlamasına’ yatay bir katkıda bulunabilmesi...
Saul Newman’ın kitabı üzerinde ise önümüzdeki sayıda uzun uzadıya durmayı planlıyoruz. Newman, klasik marksizm-anarşizm tartışmalarını herkesin çağrılı olduğu bir yeni zeminde seriyor. Bu çağrıya kulak vermeye çalışmak gerektiğini düşünüyoruz...
Süreyyya Evren